20 Aralık 2009 Pazar

Avatar’ı 310 milyon dolara yaptı, ‘başarılı CEO’ çıktı

Titanik ile ‘tüm zamanların en çok gişe geliri yapan’ filmine imza atan James Cameron, şimdi yeni filmi Avatar ile adından söz ettiriyor. Teknolojisi, çekim teknikleri ve kurgusu ile sinemada bir devrim yaratma iddiasında bulunan Avatar’ı 12 yılda hazırlayan Cameron, bu filmle sadece bir yönetmen değil, ‘Avatar’ adlı şirkette ‘başarılı bir CEO’ olduğunu da kanıtlıyor.

AVATAR FİLMİNİN FRAGMANI WEB TV


AVATAR FİLMİNDEN FOTOĞRAFLAR


ŞİMDİYE kadar çektiği filmler, toplam 3.5 milyar dolar hasılat yaptı. Titanik, 1.8 milyar dolarla hâlâ tüm zamanların en çok gişe geliri sağlayan filmi. 55 yaşındaki James Cameron’un Titanik’ten 12 yıl sonra bitirdiği ilksinema filmi Avatar, şimdi ‘beyaz perdede yeni kuralları yazıyor’ diye sunuluyor. ‘Teknolojisi, çekim teknikleri, kurgusu’ ile iddialı olan film için ‘ Avatar’dan sonra sinema aynı olmayacak’ deniliyor. Eleştirmenler işin bu kısmıyla ilgileniyorlar. Yani aslında değişen çok büyük bir şeyin olmadığını, Avatar’ın sadece sinemanın büyüsünü yansıttığını anlatıyorlar. Ancak işin başka bir boyutu daha var. Avatar çok başarılı bir şirket. Yönetmeni Cameron da onun akıllı CEO’su. Meseleye bir de bu gözle baktığınızda, Cameron’dan şirket yöneticiliği konusunda alınacak çok ders var.

Büyük düşünüyor

Terminatör serisi, Titanic... Büyük bütçelerle, uzun, görkemli filmler yapıyor. Avatar da 310 milyon dolara mal oldu. Süresi 2 saat 46 dakika. Çocukluğu Niagara Şelaleleri’nin yanında geçmiş Cameron’un. Etkilenmiş olabilir.

İşleri innovatif

Filmlerinde kullandığı teknoloji her zaman yenilik içeriyor. Avatar’da da karakterlerin yaratılması için özel bir bilgisayar yazılımı oluşturdu. Stereoskopik 3D (üç boyutlu) çekimi yapabilen kendi tasarladığı bir kamerası var. Her ofiste son çıkan telefonu ertesi gün alan teknoloji manyağı biri, mutlaka vardır ya... Cameron da Hollywood için öyle.

Star kullanmıyor

Bu yıl A-sınıfı oyuncuların yer aldığı filmlerin çoğu gişede başarısız oldu. Johnny Depp’li Public Enemies değil, yıldızsız Transformers izlendi. Cameron da Avatar’da yıldız kullanmıyor. Onun yerine ‘performance capture’ denilen oyuncuya gerek duyulmayan çekim tekniğini kullanıyor. Yıldız değil, ekip önde.

Sonsuz sabırlı

Cameron sabrı ile de dikkat çekiyor. Aynı özellik George Lucas’ta da var. Tasarladıkları bir proje hemen gerçekleşmezse unutmuyorlar.

10, 20 hatta 30 yıl sonra sakladıkları köşeden çıkarıp tekrar kafa yoruyorlar. Avatar’daki Pandora gezegenini 70’lerde düşünüyor Cameron da. Olmuyor. 1996’da tretmanını yazıyor. Teknoloji kâfi gelmeyince yine yatıyor. Ve en sonunda 4 yıl önce tekrar deneyince, bu sefer başarıyor.

Sıkı disiplinli

Yaptığı her filmde çok disiplinli. Titanik için aylarca denizin altında vakit geçirmişti. Avatar’da da karakterler ve öykü üstüne 3 yıl uğraştı. O kadar ki, artık kendi de bunalmış. “Herhalde Avatar’ı bir seriye dönüştürürsünüz” diyorlar. “Bir 3 yıl daha yeni bir tane yapmak için uğraşır mıyım bilmiyorum” diyor.

Çalışırken eğleniyor

Çekim alanındaki oyuncakları... Yazdığı Avatar türü hikayeleri... Bir söyleşisinde, uzun uzun Avatar’ı ve arkasındaki teknolojiyi, nasıl bir pazarlama stratejisi olduğunu anlatıyor. Nasıl paralar kazanacağını vesaire. Ancak sonra dayanamayıp asıl meseleyi söylüyor. “Ben 60’larında bir çocuğum” diyor. En önemlisi, Cameron çalışırken çok eğleniyor.


Şöhret kaldırımına yıldızını ekletti


GÖSTERİME girmesinin üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen sinema dünyasının en iddialı filmlerinden biri olmayı başaran Avatar’ın Kanadalı yönetmeni James Cameron, Hollywood’un şöhret kaldırımındaki yerini aldı. ABD sinema endüstrisi Hollywood’un efsanevi oyuncularının isimlerinin yazıldığı kaldırıma Kaliforniya Valisi Arnold Schwarzenegger ile yıldızını ekleyen Cameron, “Bu harika bir duygu” dedi.


Avatar’da neler yaptı


Pazarlaması sağlam: Filmin yapım bütçesi dışında sadece tanıtım için 150 milyon dolar harcandı. Reklamı kullanıyor. Tanıtım, halkla ilişkiler, ön gösterim... Filmin duyurulması için ne kadar enstrüman varsa hepsinden yararlanıyor. Bir röportajında şöyle dedi: “İnsanların gösterime girmeden 5 ay öncesinden filmimi konuşması eğlenceli. Ancak fark ettim ki, yaptıkları aslında yiyemedikleri bir kurabiyenin etrafını kemirmek gibi.”

Kar engeli: Avatar’ı Amerika’da 3 bin 452 sinemada aynı anda vizyona soktu. Üstelik 3D olduğundan bilet fiyatları normalin 3-5 dolar üzerinde. Ama en önemlisi, filmi dünyada da 100’den fazla ülkede aynı anda gösteriyor. ABD’nin doğusunda kar fırtınası olduğu için ilk haftasonunda beklentiler düşük tutuldu. Yapımcı şirket Century Fox, 50-60 milyon dolar arasında bekliyor. Yurtdışından ise 100 milyon dolarlık bir beklenti var.

Mükemmeliyetçi: Filmde Na’vi olarak geçen yerlilerin kullandığı dil, bu film için bir dilbilimci tarafından özel olarak 1 yılda yaratıldı. Fimin başrol oyuncusu Sam Worthington, Cameron’un titizliği yüzünden tam 13 ayını bu filme ayırmak zorunda kalmış. “Beni hayatım boyunca kimse bu kadar zorlamadı” diyor.

Gördüğünü geliştiriyor: George Lucas Yıldız Savaşları’nda bilimkurgunun renklerini, çizgilerini belirledi. Wachowski’ler Matrix’de gerçek yaşamla sanal dünya arasındaki geçişi kurdu. Peter Jackson ise Yüzüklerin Efendisi’nde Gollum’u yarattı. Cameron’ın Avatar’ında işte bunların hepsinden bir parça var. Tutan işleri, teknikleri alıp geliştiriyor.

Politik doğrucu: Avatar’da baştan sona ağır bir Irak Savaşı ve Bush Doktrini eleştirisi var. Çevre konusunda sık sık mesaj içeren diyaloglar görüyorsunuz. Kendi “ırkına ihanet eden” başrol oyuncusu ise bir hümanizm manifestosu gibi. Aldığı pozisyonda politik tek bir falso yok. Kusursuz bir politik doğrucu.

Aşk acısını hiçbir şey dindiremez



Senaryosunu Onur Ünlü'nün yazdığı 'Acı Aşk' bu hafta vizyona girdi. Üç kadın ve bir erkek arasında yaşanan aşkın acı hallerini; ihanet, aldatma ve intikam duygusunu anlatan filmin başrol oyuncusu Halit Ergenç'le konuştuk. Hralit Ergenç, 'Acı Hayat'ta oynadığı Orhan karakteri ile bazen sizi sinirlendiriyor, bazen başına gelenler yüzünden üzülmenize neden oluyor.


 


Filmin bir yerinde tam gözyaşlarınız akacakken öyle bir şey oluyor ki bir anda gülmeye başlıyorsunuz. Üç kadın arasında kalan bir adamı canlandıran Ergenç, 'Senarist seyirciyle oyun oynuyor, siz olacakları tahmin etmeye çalışırken hiç ummadığınız şeyler oluyor' diyor. 



- Filmin konusunu ve oynadığınız Orhan karakterini sizden dinleyelim...

Orhan, gayet aklı başında görünen, enteresan biri. Üniversitede edebiyat öğretmenliği yapıyor. Derli toplu, ders anlatmayı seven, öğrencileriyle ilişkisini belli bir seviyede tutan biri... Aldatılıyor hem de hayatını birleştirmeyi düşündüğü sevgilisi tarafından! Yıkılıyor... Gerçekten çok sevdiği bir kadın ve çok üzülüyor. Geçmişi silerek başka bir hayata başlıyor. Fakat geçmişin yükü o kadar ağır ki yeni bir hayat kurmak o kadar da kolay değil. Derken birtakım olaylar başına geliyor ve geçmişten kopamadığını anlıyor. Bunun üzerine madem o benim peşimi bırakmıyor o zaman ben de bırakıyorum, ne olursa olsun bu hayatta diyor. Ve film başlıyor... 



- Filmde güleyim mi, ağlayayım mı karar veremedim. Size göre bu ikilemi yaşatan nedir?

Senarist seyirciyle oyun oynuyor. Seyirci bir şeyi tahmin etmeye çalışırken, senarist bir adım sonra 'bak, öyle değilmiş' diyor ve arkasından da kahkahalarla gülüyor. Bütün film, sonuna kadar böyle. Olacakları tahmin etmeye çalışıyorsunuz fakat hiçbir şey umduğunuz gibi çıkmıyor. İzleyenler 'komedi mi, dram mı, sür reel mi, kara mizah mı, nereye koyacağımızı bilemedik' diyor. Bu film kendi başına bir film. Filmdeki olaylar mantıksız değil, hepsi gerçek. Sizin gerçeklik fikrinizi bazı noktalarda o kadar zorluyor ki, gülebiliyorsunuz hatta. 



- İzlerken yok artık bu kadar da olmaz diyeceğimiz sahneler vardı ama bunlar insanların başına gelebiliyor...

Bir sürü üçüncü sayfa haberleri var. Filmde olanların her birinin örneğini mutlaka okumuş ya da duymuşsunuzdur. Bazen olaylar o kadar üst üste gelir ki kendiniz bile şaşarsınız ve 'yeter artık beni mi sınıyor hayat, ne oluyor?' dersiniz. Dolayısıyla olmayacak şeyler değil. 



- Zaten senarist filmin başlarında karakterlerden birine izlediği film için 'güzel bir aşk hikayesi gibi başlıyor ama sonra çok acayip şeyler oluyor' dedirterek olacakların tüyosunu vermiş oluyor...

Onur Ünlü, yazdığı senaryolarda baştan ne anlatacağının ipucunu veriyor zaten. Bunu hep yapıyor. Sonra da yazdıklarını keyifli bir oyuna dönüştürüyor. İnsan beyni ister istemez bunu bir klasmana sokmak istiyor ama Onur Ünlü'nün kendine ait bir tarzı var. Onun yazdığı senaryoları seviyorum.



ERKEKLER ALENEN ALDATIR

- Her zaman erkeklerin aldatmasına alışmışızdır ve ilk hamle erkekten gelir ama burada ilk aldatan kadın tarafı oluyor, bunun için ne söylemek istersiniz?

Erkeklerin aldatmasına alışığız demenizin sebebi; erkeklerin bunu daha alenen yapması. Kadınlar daha ciddi bir sebepten aldatırlar ve erkek bunu hiç fark bile etmeyebilir. Hatta hayatı boyunca da fark etmeyebilir. Bu daha gizli kalmış bir konu, o yüzden çok fazla bilmiyoruz. Bence kadın ve erkek aldatma yüzdesi hiç de öyle önemsenecek bir farka sahip değil. 



- Söylediklerinizden 'erkekler aptaldır yakalanır' mı yoksa 'daha dürüsttür söyler' mi diye düşünelim?

Bu genellemeleri yaptığımız anda dar bir sınıfı değerlendirmiş oluruz. O zaman yanlışa düşeriz. Çünkü bu insandan insana, dönemden döneme de farklılık gösterir. Hayatta öyle bir dönem gelir ki erkekler bunu söylemekten çekinmezler. Bazı kültürlerde böyle şeyler rahatlıkla yaşanabilmiş hala da yaşanan kültürler var. Bu genelleme yanlış; sadece kadının aldatma sebebiyle erkeğinki çok farklı. Ama kadınların aldattığı da bilimsel olarak çok net ve erkeklere göre azımsanacak bir sayıda değil. Net bir şekilde yazılı kaynaklarda da var. Okuyoruz.



- Hepimiz suçluyuz o zaman...

Doğru veya yanlış, bu herkes için bir tartışma konusu ama sayı olarak kadın ve erkeği ayıramayız. Hele kadın aldatıyorsa çok daha ciddi bir sebepten aldatıyordur.



KADIN ALDATIYORSA   İLİŞKİ GERÇEKTEN BİTMİŞTİR

- Peki, erkekler ve kadınlar neden aldatır?

Kadın aldatırsa o ilişki gerçekten bitmiştir. O ilişkiye saygısı ve sevgisi de kalmamıştır veya çok ciddi bir kızgınlığı vardır. Birçok erkeğin sudan sebeplerden aldattığını biliyoruz. Erkekler anlık bir heves için bile bazen aldatabiliyor. Bu bildiğimiz ve halk arasında konuştuğumuz bir şey. Ama kadın sudan sebepten aldatmıyor. Olay çok daha köklü, çok daha çözümsüz bir soruna işaret ediyor. 



- O zaman kadınlar bir-sıfır önde galiba...

(Kahkahalar...) Bir-sıfır önde mi, geride mi bilemem ama erkek için sorun çözülebilirken kadın için daha çözülmez bir noktada oluyor. Sonuçta kadının toplum içindeki yeri de söz konusu. Birçok erkek ve kadın aldattığı halde ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor veya aldatıldığını bilerek ilişkiye devam edebiliyor. Bu çok karışık bir konu. Dünyada kaç milyar insan varsa o kadar milyar sevgi var. Dolayısıyla her bir sevginin de aldatması farklıdır. Kim ne kadar aldatır, hangi nedenden aldatır demek çok mümkün değil aslında. 



- Kadınlar aldatılmaya daha esnek bakarken filmde de Doğululuk üzerinden Türk erkeklerinin bu konuda daha katı olması tarifleniyordu...

Buradaki Doğululuk kavramı aslında Türkiye'nin Doğu'su Batı'sı değil, daha evrensel bir Doğululuk ve Batılılık hikayesi. Filmde sadece ülkemizin Doğu'suyla ilgili ironi yapılmıyor, genel bir Doğulu olma fikri var. Aldatılmaya rağmen erkek ya da kadının affetmesi sadece o olayı yaşayan iki kişinin bilebileceği bir iştir. Kimse de bunu yargılayamaz. Çünkü sevgiyi ne kadar tanımlamaya çalışsak da bizim tanımlarımızın çok ötesinde bir şey. Bir insanı sevmek çok başka bir şey. Her şeyiyle beraber sevmeye ve ne kadarını kabul edebileceğine insan ancak kendi karar verebilir. Erkek daha zor, kadın daha kolay affeder gibi genellemeler var ama kadın da bir yerden bunun mutlaka hesabını sorar. 



- Doğru, durur durur kafasına kakar, ayrıca da iyi olur...

Evet, bu hiçbir zaman orada kalmaz. Erkek bir seferde faturayı keser, kadın taksit taksit keser. Ömür boyu takside bağlar yani.  (Kahkahalar...)



İNSAN ANCAK BİR KİŞİYİ SEVEBİLİR

- Bu film aslında sevmeyi, 'insan sevdiği için en fazla ne yapabilir ve nelere katlanabilir'i de sorguluyor, bunun için ne söylemek istersiniz?

Film aslında aldatma ve aldatılmadan daha ileride. Çok ciddi bir aşk hikayesi olduğunu görüyoruz. Ağır bir aşkın sebep olduğu olaylardan bahsediyoruz. Bu film aslında ölesiye bir aşkın hikayesi. Gerçek sevgi her şeyin üstesinden gelebilir. Ve her şeye rağmen severiz. Sevdiğimiz insanla yaşadığımız her türlü zorluk ona karşı sevgimizi sınayan bir sınav. Dolayısıyla her geçtiğimiz sınavda aslında toprağın aşağısına doğru kök biraz daha uzuyor, biraz daha uzuyor ve sarsılmaz oluyor sevginiz. Yukarıda fırtına yaşadıkça aşağı doğru uzayan kök de o kadar sağlamlaşıyor. Dışarıdan ahkam kesmek çok kolay. Sevdiğiniz için her şeyi göze alabilirsiniz. Onun için uğraşırsınız, o insan aileniz çünkü.



- Bu filmde aşk her şeyi affetmiyor, size göre aşk her şeyi affeder mi, affettirir mi?



Sevgi her şeye kadirdir diyelim. Aşk her şeye kadirdir. 

- Bir kalpte en fazla kaç gönül barınır? Aynı anda birkaç kişiyi sevmek mümkün müdür?

Tek bir gönül barındırır. Mümkün değil birden fazla olması. İnsan farklı insanlar da farklı tatlar bulabilir ama gerçekten tek bir kişiyi sevebilir ve gerçekten o kişiyi seviyorsa, farklı tatlar da bulamaz kolay kolay. Öyle bir şey olamaz. 



- Belki daha gençken?

O zaman da böyle bir sevgi ve aşktan bahsetmiyoruz zaten. Ama dediğim gibi bir kalp ancak bir kalbi barındırabilir içinde. İkinci, üçüncü kalbi barındırması mümkün değildir. Yapamaz ki, taşıyamaz ki. 



- Filmde Orhan karakteri 'bir erkek sadece aldatılınca mı ağlar' diye soruyordu, ben de size sorsam...

Ben de zaman zaman ağlarım. Çok zorlandığım zamanlar ağladığım oldu. Çok sevindiğimde de ağladım. Dolayısıyla erkekler sadece aldatılınca ağlar diye bir durum söz konusu değil.



ELİM AYAĞIM DÜZGÜN AMA  ÇOK YAKIŞIKLI DEĞİLİM

- Bir psikiyatr hayatta aşk acısının katacağı olgunluk hayatta yaşayacağınız hiçbir acıya benzemez diyor...

Doğru. Katılıyorum; çok ağır bir şey tabii ki. Sonuçta insanın yaşadığı aşk acısı, çok şey öğretiyor ve çok şey anlatıyor. İnsanın kendisini sorgulamasına sebep oluyor ve hiçbir şeye benzemiyor. Çünkü başka hiçbir şey insanı bu kadar fazla incitemez. İnsanın hayatındaki özel kişiler tabii ki insanı en derinden etkiler. 



- Peki, aşkınızın acısını ne dindirir?

Hiçbir şey dindiremez. O kendi kendini dindirir ancak.



- Ekşi sözlükte sizi çok yakışıklı bulduklarını yazıyordu, 'abartıyorlar' mı yoksa 'haklılar' mı diyorsunuz?

Onların giriş tarihleri biraz eski olabilir. (Kahkahalar...) O kadar yakışıklı bulmuyorum kendimi. Şükürler olsun elim, ayağım, yüzüm, gözüm yerinde sağlıklı bir insanım. Gerçekten o kadar yakışıklı değilim.


Aldatmak kalbine asit dökülmesi gibi

- Siz hiç aldatıldınız mı?

Bilmiyorum ki aldatılıp aldatılmadığımı. Hiç öğrenmedim. 



- Öğrenseydiniz ne olurdu?

Onu da bilmiyorum ama dünya başıma yıkılırdı. İnsan aldatarak yaşayamaz. Aldatmak tam böyle kalbinin olduğu yere asit dökmek gibi. Bir insanı aldatarak, o insana seni seviyorum deyip dokunamazsınız. Mümkün değil. Ben yapamam bunu. Vicdanım beni yer bitirir. 



- Peki, aşk size ne hissettirir?

Dünyanın en güzel şeyi. Dünyanın var oluş sebebi bence aşk. 



- Ve bütün sorunların kaynağı da aşktaki mutsuzluktan çıkıyor. İnsanın aşk hayatı mutlu olsa her şey yolunda giderdi...



Tabii ki. Nasıl ilişki kurduğumuz çok önemli. Sonuçta toplum bireylerden oluşuyor ve bireyler de çekirdek kadroda iki kişi oluyor. Dolayısıyla ilişkilerimizi daha mutlu yaşasak daha mutlu bir toplum olabiliriz. Daha kolay çözüm bulabiliriz bazı şeylere. 



- Bir gün gelir de ilişkinizi bitirmek isterseniz ailem var ve bir erkek karısını, çocuğunu bırakmaz deyip sineye mi çekersiniz yoksa gider misiniz?

Hiç böyle düşünmedim. Düşünmek bile istemiyorum.


ARABESK DİNLEMEK AYIP DEĞİL

- Filmde de arabesk müzik ağırlıktaydı, güzel sanatlarda okuyan bir fotoğraf öğrencisi ve bir edebiyat öğretmeni arabesk dinlemeyi seviyordu belki bu müziği inkar eden 'aydınlara' bir gönderme vardı...

Ülke olarak kendi değerlerimizle bir problem yaşıyoruz. Öz değerlerimizi inkar ettik ve beğenmedik. Einstein 'Olmak istediğiniz kişi olmaya çabalamak zaman kaybıdır. Ne olduğunuzu görün ve onun üzerine çalışın' diyor. Arabesk ayrılmaz bir parçamız. Ne kadar Batılı eğitim almış olursa olsun bir Türk canı sıkıldığında 'offf offf' der. Başka hiçbir kültür bunu demez. Burada tamamen bize has bir tını var. Dünyanın her türlü müziğini dinleyebilirsiniz ama özde ne olduğunuzu bilmeniz lazım. Çok uzun süre kendini aydın diye niteleyen birtakım insanlar ciddi bir şekilde arabeski dışladılar. Halbuki bu topraklara ait bir şey. Birçok insan ayıpmış gibi inkar ediyor. Dinliyorsan dinle. Ne var? Ayıp değil ki. Bırak, kendin ol. Kimse bunun için seni ayıplayamaz. Seni ayıplayan önce kendine bakmalı. Öğrenilen bir şey değil arabesk. İçimizden çıkan bir şey.      Engel olunamayacak bir şey, kabul etmek, sevmek lazım. 



- Kendini olduğu gibi kabul edebilme çok önemli, mutluluk sebebi...

Ne kadar kendinizi inkar edebilirsiniz ki? Her sabah aynaya baktığınızda bir tek siz ve aynadaki siz varsınız. Kendinize nasıl yalan söylersiniz? Ben buyum. Başka bir şey değilim ki. Bunu geliştirebilirim, değiştirebilirim, öğrenebilirim, daha büyüyebilirim. Ama ne olduğumu bilmem lazım. Bütün özelliklerimle benim ve o kadar özelim. Hedef daha ileriye gitmek, daha çok öğrenmek ve mutlu olmaksa önce kendimizi tanıyacağız, kendi olduğumuz hali nasıl daha yüceltebiliriz ona bakacağız. Aynı yara gibi inkar ettiğin ve tedavi etmediğin sürece o içten içe işliyor ve bütün vücudunu bir süre sonra hareketsiz bırakmaya başlıyor.

31 / 12 / 2009 saat 00:00

 31 / 12 / 2009 saat 00:00'da Google'ın esrarengez satyacı sona erecek bütün herkez merak ediyor. 2010'da ne olacak.

Otogar esnafı isyanda!

 İstanbul’da etkili olan sağanak yağmurla birlikte kanalizasyonun tıkanması sonucu dükkanları sular altında kalan ve milyonlarca liralık malı kullanılmaz hale gelen otogar esnafı, hiçbir yetkilinin ilgi göstermemesine isyan etti...



İstanbul’da önceki gün bastıran sağanak nedeniyle Esenler’deki Büyük İstanbul Otogarı’nda dükkanlarını su basan esnaf yaralarını sarmaya çalışıyor. Sağanak yağmurla birlikte otogarın altından geçen kanalizasyon boruları tıkanınca rögar kapakları patlamış, yaklaşık 1,5-2 metrelik su birikintileri oluşmuş, birçok araç ve şehirlerarası otobüs sular altında kalmıştı. Şans eseri can kaybı olmazken büyük maddi hasar meydana geldi. Özellikle alt katta bulunan yedek parça dükkanlarındaki milyonlarca liralık malzeme kullanılmaz hale geldi. Sel baskınından sonra dükkanlarını temizlemeye başlayan esnaf, yetkililerin ilgi göstermemesine tepki göstererek şöyle konuştu:



’Perişan olduk’



“Her dükkanın en az 100 bin lira zararı var. Bu zararı nasıl karşılayacağız? Alt yapıya önem verilseydi bu felaket olmazdı. Yetkililer hasar tespiti için yanımıza bile gelmedi. Perişan haldeyiz. Faturalı birçok malzememiz sular altında kaldı. Otogarın ismi Esenler Otogar diye geçiyor. Ancak, otogarın bir kısmı Esenler’e, bir kısmı Bayrampaşa’ya bağlı. Herkes topu birbirine atıyor.”



Öte yandan esnaf Ömer Tokin, su baskınının otogarın yanındaki ’Miyansera Evleri’ne ait olduğu öğrenilen otel inşaatı yüzünden olduğunu iddia etti. İnşaatın kanalizasyonun akımı sağlayan kanalların üzerine yapıldığını öne süren Tokin “15 senedir burada dükkanım var. Daha şiddetli yağmurlarla karşılaştık ama böyle bir felaket görmedik. Otel kanalizasyonun üzerine yapıldı. Bu nedenle sular kanalizasyon yerine dükkanlarımıza doldu” dedi.



Yağış devam edecek



DEVLET Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü fırtına ve kara karşı İstanbulluları uyardı. İstanbul’da bugün gündüz yağmur hafif, hava ılık, sıcaklık 15 derece olacak. Ancak akşam rüzgarın lodostan karayele dönmesiyle ani soğuma yaşanacak. Yağış şiddetli ve yüksek ilçelerde sulu kar şeklinde görülecek. Yarın ise yağış kesilecek ancak hava soğukluğu düşecek. İstanbul ve Çanakkale Boğazı çıkışlarında fırtınanın hızı 60-70 km’ye kadar çıkacak.

Fransa'da Google'a para cezası

 

 


ABD'li internet devi Google, Fransa'da 300 bin Euro para cezasına çarptırıldı. Konuya ilişkin kararı alan yetkili mahkeme, kitapları dijitalleştirerek internet ortamına aktaran Google'ın bu işlemle telif hakkı kanunlarını ihlal ettiğini vurguladı. Google'a dava açan yayınevi grubu La Martinière- Le Seuil 15 milyon Euro tazminat talep etmişti. Google, geçen yıllar için 10 milyondan fazla kitabı elektronik ortama aktarmıştı.


DW/DPA 


Bing Maps 3D

 “Bing Maps 3D”, Microsoft’un “Google Earth”e yanıtı oluyor. Ücretsiz sunulan “Bing Maps 3D” eklentisi ile çevrimiçi harita hizmeti yüzlerce şehrin üç boyutlu görüntüleriyle genişliyor. Dünyaca ünlü şehirleri ve yapıları üç boyutlu görünümde istediğiniz gibi döndürebiliyor, yakınlaştırabiliyor ve katlayabiliyorsunuz. Download: Bing Maps 3D

NASA'ya Satürn'ün uydusuna 'gemi' indirme önerisi

 



Bilimadamları, Amerikan uzay çalışmaları kuruluşu NASA'ya Satürn'ün uydusu Titan'ın bir denizine "gemi" indirilmesi önerisinde bulunacaklar.



Titan'ın en kuzeyindeki sıvı metan havzası Ligeia Mare'ye gemi indirilmesi önerisi hayata geçirilebilirse, Dünya'nın ötesinde bir gezegenin denizden ilk keşfi olacak.



Öneriyi yapacak ekibin başında yer alan Proxemy Research adlı kuruluştan Dr. Ellen Stofan, bunun gerçekten insanın hayalini zorlayan bir durum olduğunu belirterek, "İnsanın Dünya'yı keşif hikayesi seyrüsefer ve deniz yoluyla oldu, şimdi dünya dışı bir denizden ilk kez bunu yapabilmemiz, çoğu insan için akıllara durgunluk verici olabilir" dedi.



University College London'ın da onursal profesörü olan Dr. Stofan, bu fikrin dünyanın en geniş çaplı yer bilim toplantısı olan American Geophysical Union'ın (AGU) güz toplantılarında gündeme geldiğini belirtti.



Titan Mare Explorer (TiME) adı verilen ve NASA'ya sunulacak 425 milyon dolar tutarındaki projenin uzay aracı, ASRG adı verilen yeni motor sistemiyle çalışıyor.



2016'da fırlatılması öngörülen aracın, Dünya ve Jüpiter'in çekim güçlerini kullanarak hızlandıktan sonra 2023'te Titan'a inmesi planlanıyor.



Satürn'ün yörüngesindeki Cassini uzay aracının gönderdiği görüntüler de yüzeyindeki nehirlerle beslenen büyük gölleriyle Titan'ın Dünya'ya benzer sıra dışı bir yer olduğunu ispat ediyor.



Cassini'nin gönderdiği Titan'ın çok sayıda büyük göl biçimli havzalarla sıvının varlığını doğrulayan son fotoğrafla, ilk kez bir başka gök cisminin yüzeyindeki bir sıvının güneş ışınlarını yansıtmasını görüntülenmiş oldu.



NASA'nın Pasadena'daki Jet Motorları Laboratuvarından Cassini projesinde görevli bilimadamı Bob Pappalardo, bu görüntünün Titan'ın kalın atmosferi, göllerle dolu yüzeyi ve başka dünyaya aitliği konusunda veri dolu olduğunu söyledi.

'' TürkTelekom '' Ekonomiye inat



Eylül itibarıyla yüzde 13,4 olarak açıklanan işsizlik rakamları kriz sonrası için umut verirken, şirketlerden gelen açıklamalar istihdam konusunda olumlu bir hava oluşturdu. İletişim sektörünün dev şirketlerinden Türk Telekom'un 2008'den bu yana aldığı personel sayısı 2 bine ulaştı. Bu rakamla birlikte şirketin 2005'ten bu yana aldığı eleman sayısı 6 bine çıktı. Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany, sektörün en çok istihdam sağlayan şirketi olduklarını, gelecek yıl da bunun devam edeceğini söyledi. Şirketin İnsan Kaynakları Başkanı Gökhan Bozkurt da ekonominin zor bir dönemeçten geçtiği dönemde böyle bir istihdam oluşturmanın büyük bir mutluluk olduğunu ifade etti. Bozkurt, kriz döneminde bile gazdan ayaklarını kesmediklerini, yollarına devam ettiklerini kaydetti.

Türk Telekom, bünyesine kattığı yeni elemanlarını Haliç Kongre Merkezi'nde iki günlük 'işe uyum programı'na dâhil etti. Genel Müdür Paul Doany, dün etkinlik öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Programın amacını, 'yeni personelin şirkete uyumunu sağlamak' olarak açıklayan Doany, 2005'ten bu yana 6 bin kişiyi işe aldıklarını ve bunların yaş ortalamasının 26 ile 32 arasında olduğunu söyledi. Doany, yeni aldıkları personeli kastederek, "Bu, Turkcell çalışanlarının yüzde 60'ı demek." diyerek de rakibine göndermede bulundu. 2010 yılında yeni teknolojilere ağırlık vereceklerini de vurgulayan Genel Müdür, "Bunun için taze kana ihtiyacımız vardı. Bu kapsamda bin 500 genç mühendisi kadromuza dahil ettik. Türk Telekom, yeni yılda da istihdama devam edecek. Çok iyi bir ürünümüz var. Bununla iki yıl içinde de dünya genelinde 20 milyon kişiye hizmet vermeyi hedefliyoruz." şeklinde konuştu. Paul Doany, 'en büyük rakibimiz' dediği Turkcell ile ihalesi yenilenecek Süper Lig'in isim hakkını almak için yarışıp yarışmayacakları ile ilgili soruya da şu karşılığı verdi: "Turkcell, en büyük mobil operatör. Yakınsama ile beraber başlayan bu doğal bir rekabet olabilir. Yerel pazarda rakibimiz. Ama bu soruya cevap veremiyorum. Biliyorsunuz, Borsa'ya koteyiz. Bildiğim kadarıyla Turkcell ihaleye girmiyor. Rakip olacaksak başkalarıyla olacak." Doany, yeni yatırımlarla uluslararası pazara açıldıklarını vurgularken, "Dünyanın en iyi ikinci, üçüncü şirketi olacağız. Wirofon dünyaya yayılacak. İki yıl içinde bu gelişmeler olacak." diye konuştu. Genel Müdür, Türk Telekom'un dünya şirketleriyle rekabet edebilmesi için Güney Koreli LG, İngiliz Merrill Lynch ve Amerikalı Yahoo gibi şirketlerden de üst düzey transfer yaptıklarını kaydetti.


Grup olarak 81 ilde, 35 bine yakın çalışanı bulunduğuna işaret eden şirketin genel müdür yardımcısı Gökhan Bozkurt ise Türk Telekom'un sektörün okul işlevini yürüttüğünü söyledi. İnsana yatırım yapmanın ilk öncelikleri olduğunu ifade eden Bozkurt, "İnsana yatırım en önemli gündem maddelerimizden bir tanesi. En çok güvendiğimiz çalışanlarımıza yatırım yapmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu çalışmalar 2010'da da devam edecek." dedi.


Personele 22 saat eğitim veriliyor


Eğitim programına 81 ilden yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Kursiyerler, İstanbul'da Taksim, Mecidiyeköy ve Şişli'de 13 farklı otelde konaklıyor. Katılımcılar için 10 otobüs kaldırılırken, tarifeli seferler ve uçuşlarla da bin 200 kişi yurtiçinde uçuş yaptı. Yeni işe başlayacak personele sektörün ortalamasında bir maaş verileceği öğrenildi. Öğrenciler, iki gün boyunca 22 saat eğitim seminerine katılacak. Kursiyerlerin bin 500'ünü erkekler, 500'ünü de bayanlar oluşturuyor. Kursiyerlerin yüzde 50'si Anadolu'dan tercih edilirken, geri kalan kısım da büyük şehirlerden katıldı.



17 Aralık 2009 Perşembe

iPhone 4G geliyor (Telefon almadan düşünün.)

 Son haberlere göre Apple çoktan yeni iPhone 4G'nin bileşenlerini sipariş etti. Üretim görevini ise Tayvanlı üretici Foxconn gerçekleştirecek. Firma önceki iPhone modellerini de üretmişti. Haberin kaynağı ise Rus kökenli web sitesi MobileReview.com sitesinin yayın yönetmeni Eldart Murtazin... Eldart, bu branşta geniş bilgi kaynaklarına sahip olmasıyla tanınan bir isim. Fakat iPhone modelinin donanım yelpazesine dair bir bilgi çıkmadı. Ekim ayının sonunda yeni nesil iPhone ile ilgili ilk dedikodular ortaya çıkmaya başlamıştı. O zamanki dedikodulara göre iPhone 4G, LTE desteği (4G) sunacak ve 2010'un yaz aylarında tanıtılacak. Diğer haberlere göre ise yeni iPhone modeli çoktan test aşamasına geçmiş durumda.

15 Aralık 2009 Salı

Google Marka Telefonun İlk Resimleri

 Google diyince aklınızda neler canlanıyor? Belli bir yaşın üzerinde olanlar ve uzun süredir internet kullananlar bu soruya, basit ve kullanışlı birarama motoru olarak cevap verecektir. Ancak günümüz kullanıcıları için bu site, ücretsiz mail hizmeti ve birçok bulut bilgiişlem (cloud computing) sistemlerinin uygulayıcısı. Ünlü arama motoru birkaç bilgisayarla başladığı macerasını şimdi dünya teknoloji devleriyle yarışarak devam ediyor.



Nexus One 2010'un ilk aylarında piyasada olacak


Bir süredir, teknoloji kulislerinde doluşan Google marka cep telefonları da geçtiğimiz gün bir kesinlik kazanmıştı. Şimdiler de ise büyük ihtimalle firmanın yürüttüğü gizli reklam kampanyası ışığında, cihazların fotoğrafları ortaya çıktı. İşte mobil dünyanın yeni yüzü ve onunla ilgili en çok merak edilen soruların cevapları.



  • Normalde cep telefonların adı bir kod numarası ya da teknolojik takma adlardan oluşuyordu. Ancak Google, farklı bir strateji izleyerek, cihazının adını Nexus One yaptı. Sadece bu adı duysanız herhalde aklınıza bir süper kahraman ya da bilimkurgu filmi gelirdi.

  • Telefon Android işletim sistemini kullanacak.

  • Cihaz her ne kadar, HTC fabrikalarında üretilse de bu firma tarafından satılmayacak. Ayrıca Nexus One'ın testlerini yapan operatör firması T-Mobile'da bu hakka sahip değil.  Google ürünü kendisi pazarlayacak.




  • Teknik sorunlar için Google tarafından özel bir birim hazırlanıyor. Calll center'ları arama motoru kendisi işletecek

  • T-Mobile ürün için harici cihazlar üreterek pastadan pay kapmayı hedefliyor.

  • Ocak 2010'da Nexus One'ın reklam kampanyaları başlayacak.

  • Telefon 2010'un ilk aylarında piyasaya sürülecek.




YazanCem Süer

SDN - http://shiftdelete.net



GOOGLE 'ın Esrarengiz Sayacı

 

Google, sunduğu ince detaylarla kullanıcılarının kafasını karıştırmaya devam ediyor. Bu konuyla ilgili olarak son ortaya çıkan şey ise Google'ın gizemli sayacı.

Sayaca nasıl ulaşacağınızı merak ediyorsanız, Google'a girdiğinizde sağ altta yer alan'Google.com in English' bağlantısına tıklayın. Açılan İngilizce Google sayfasında ise 'I'm feeling lucky' yani 'Kendimi şanslı hissediyorum' butonuna tıklayın. Sayaç karşınıza gelecek. Sayaç an itibarıyla 1,400,000 civarlarından geri sayıyor. Bu gizemli sayaç ile ilgili olarak ortaya pek çok söylenti atılmış durumda.


Bu söylentilerden birisi sayacın küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın sonunugösterdiği yönünde. Bu fikri ortaya atan kişiyi gerçekten ayakta alkışlıyoruz, zira kendisinin çok ekstrem düşündüğünü söylemeliyiz.


Açıkçası biz de sayacı ilk gördüğümüzde LOST ile bağdaştırmak istedik, ancak tutmadı. Daha sonra aklımıza gelen ilk şey, sayaçta saniye cinsinden bulunan süreyigüne dönüştürmekti. Şayet Techno-Labs'in çalışmaları(!) yanlış çıkmazsa sayaç tam16 gün sonra, yani 31 Aralık'ı, 1 Ocak 2010'a bağlayan anda sıfırlanacak. Bu andan itibaren Google'ın yeni yıl Doodle'ı ile veyahut farklı bir tasarımla karşımıza çıkmasını bekliyoruz.


Kullanıcıların kafasını karıştıran bu konu hakkında henüz Google'dan bir açıklama gelmedi.


Norveç ve İsveç 4G'ye geçti



Yıl içinde ilk 4G baz stasyonunu kuran ve denemelerini tamamlayan TeliaSonera, Stokholm ve Oslo'da hizmete başladı.



Geçtiğimiz aylarda, 2010'a kadar 4G'ye geçeceğini açıklayan cep telefonu operatörü TeliaSonera, verilen bu tarihten de önce Stokholm ve Oslo şehirlerindeki abonelerine 4G mobil internet servisi sunmaya başladı. "Müşterilerini 4G servisi veren dünyanın ilk operatörü olmaktan gurur duyuyoruz," diyen TeliaSonera Başkanı Kenneth Karlberg, şirketin aldığı üçüncü lisansı ise İsveç ve Norveç'in ardından Finlandiya'da kullanmayı planlıyor. Bu iki şehirdeki altyapı için Ericsson ve Huawei şirketleri ile çalışan operatör, modem tedarikçisi olarak ise Samsung'dan yardım aldığını açıkladı. 3G'ye göre 10 kat daha yüksek bağlantı hızları sunan 4G (LTE) teknolojisinin, Avrupa'nın diğer ülkeleri ve Amerika'da 2011 yılından önce yaygınlaşması beklenmiyor. Türkiye için ise çeşitli operatörlerin yaptığı testler haricinde açıklanmış bir geçiş tarihi yok.

Erdoğan'dan Berlusconi'ye 'geçmiş olsun' telefonu

 

  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uğradığı saldırı sonucu yaralanan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'yi arayarak geçmiş olsun dileğinde bulundu. Başbakan Erdoğan, İtalyan mevkidaşı Berlusconi'yi telefonla arayarak, 'olaydan duyduğu büyük üzüntüyü' ifade etti ve 'ailece geçmiş olsun dileklerini' bildirdi. Berlusconi de Erdoğan'a teşekkür ederek, bugün başlaması planlanan İtalyan-Türk zirvesinin gerçekleşememesinden dolayı üzüntülerini iletti. Sağlık durumunun da iyi olduğunu dile getiren Berlusconi, Erdoğan'a, birkaç gün içinde taburcu olacağını söylediği belirtildi.

2009 yılının REGEA şarkıcısı

2009 Yılının BEST REGEA ARTİST'i ''Sean Paul Ryan''

14 Aralık 2009 Pazartesi

CHIP Aralık 2009

  Microsoft Office 2010 Beta DVD'si ve ilk incelemesi bu ay CHIP'le birlikte



Video eğitim: After Effects CS4



Redhouse Sesli Sözlük

Herkese 100.000 kelimelik dev sözlük
Tüm kelimelerin okunuşlarını dinleyin, Sesinizi kaydedin, telaffuzunuzu değerlendirin, Oyunlarla kelime dağarcığınızı eğlenerek geliştirin... Ayrıca: Tüm seviyeler için komple İngilizce dil eğitim seti



DVD Film: Austin Powers (Avanak Ajan)



Yılın Ürünleri 2009

CHIP donanım ve yazılım ödülleri sahiplerini buluyor, 2009'un fark yaratan tüm teknolojik ürünleri



Uzak durmanız gereken yazılımlar 



Veri kurtarma ve yedekleme

Tek tıklama yetiyor: Dünyanın en kullanışlı yedekleme yazılımları



İşlemci yerine ekran kartı kullanın

DVD'deki araçlar ile PC'nizin hızını tam 10 kat artırın!



Yeni nesil minik netbook'lar

Daha büyük ekranlı, daha hızlı ve daha az pil harcayan dizüstüler yarışıyor



Mega zoom'lu fotoğraf makineleri

Küçük boyutlarına rağmen en uzak noktaları bile fotoğraflayan dijital makineler

Arabistan'da 75'lik kadına kırbaç


Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Suudi Arabistan'da 75 yaşında bir kadının 40 kırbaç ve 4 ay hapis cezasına çarptırıldığını belirterek, yetkililerden cezanın infaz edilmemesini istedi. Merkezi Londra'da bulunan Amnesty İnternational'dan yapılan açıklamada, Suudi İçişleri Bakanlığı'nın 75 yaşındaki Hamise Muhammed Savadi ile isimlerinin sadece Fahad ve Hadyan olduğu bilinen iki Suudi'nin cezalarının derhal infaz edilmesi talimatı verdiği belirtildi. Bu üç hükümlünün Mart ayında karşı cinsten kişilerle yanlarında ailelerinden birisi bulunmadığı halde yan yana geldikleri için suçlu bulunduklarını bildiren Af Örgütü, temyiz mahkemesinin de kararı onayladığını kaydetti. Suriye uyruklu Hamise Muhammed Savadi ile Fahad'ın 40 kırbaç ve 4 ay hapis, Hadyan'ın da 60 kırbaç ile 6 ay hapis cezasına çarptırıldıkları belirtildi.

Berlusconi'nin suratını böyle dağıttılar!

İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Milano'da yumruklu saldırıya uğradı. Dudağı patlayan ve burnu kırılan Berlusconi'ye 20 gün istirahat verildi. 42 yaşındaki erkek saldırgan gözaltına alındı.



Berlusconi saldırıdan sonra hastaneye kaldırılırken, erkek saldırgan, polis tarafından yakalanarak, gözaltına alındı.



Silvio Berlusconi, lideri olduğu Özgürlükçü Halk Partisi'nin (ÖHP) Milano'nun Duomo meydanında düzenlediği miting sırasında saldırıya











 
Berlusconi'nin saldırıya uğraması, İtalya-Türkiye arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Berlusconi önderliğinde, yedi İtalyan, sekiz

Türk Bakanın katılımlarıyla yapılacak

hükümetler arası zirvenin akıbetinin,

büyük olasılıkla yarın, iki ülke yetkilileri arasındaki telefon trafiği neticesinde netleşmesi bekleniyor.



Türkiye-
İtalya arasındaki hükümetler

arası ilk zirve toplantısı, 2008 yılında

İzmir'de yapılmıştı.

maruz kaldı.



Berlusconi'nin konuşmasını tamamlamasının ardından, dinleyiciler arasında bulunan bir kişinin saldırısına uğradığı bildirildi.



Erkek olduğu belirtilen saldırganın Berlusconi'nin yüzüne kuvvetli bir yumruk attığı kaydedildi.



Saldırı sırasında Berlusconi'ye bir metre mesafede bulunan Savunma Bakanı Ignazio La Russa, tanık olduğu hadiseyi şöyle anlattı: "Başbakan, saldırganın yumruğuna maruz kaldı. Saldırganın elinde de bir şey var gibiydi. Başbakanın ağzı ve burnu kanıyordu. Saldırgan hemen yakalanarak, gözaltına alındı. Olay, Başbakanın kürsüden indiği sırada meydana geldi. Polisler saldırganı gözaltına alarak linç edilmekten de kurtarmış oldular. Polis müdahale etmesiydi, oradaki insanlar saldırganı paramparça edebilirdi."



İTALYAN BAŞKANA 20 GÜN RAPOR


Saldırganı yakalayan güvenlik birimlerinin Başbakan Berlusconi'yi de araçla hemen miting alanından uzaklaştırarak, tedavi için Milano'daki San Raffaele hastanesine götürüldü.



Berlusconi'nin 24 saat gözetim altında tutulacağı belirtildi. Acil serviste kontrolden geçirilen Berlusconi'nin sağlık durumunda kaygı verici durum olmadığı öğrenildi.



Edinilen bilgiye göre Berlusconi, acil servisteki ilk müdahalenin ardından yüzünde bir buz torbasıyla sedyeyle gözetim altında tutulacağı odaya nakli sırasında, sağlık görevlisinin elini tutarak, "İyiyim" dedi.



Başbakanın özel hekimi Alberto Zangrillo, Milano'da Berlusconi'nin gözlem altında tutulduğu San Raffaele Hastanesi'nde yaptığı açıklamada, Berlusconi'nin burnunda kırık olduğunu ve alt dudağına da dikiş atıldığını belirtti.



Zangrillo, Başbakanın olaydan sonra ne kadar dinlenmesi gerekeceğine ilişkin soruyu ise "20 gün istirahat" diye yanıtladı. Doktor, Berlusconi'nin olay nedeniyle "çok sarsılmış, şaşkın ve üzgün" olduğunu da kaydetti.

 











 
SALDIRGAN PSİKOLOJİK SORUNLU



Berlusconi'ye yumruk atan 42 yaşındaki Massimo Tartaglia'nın daha önce 10 yıl psikolojik tedavi gördüğü ortaya çıktı.



Tartaglia'nın tedavisiyle ilgilenen psikoloğun, saldırganın gözaltında tutulduğu Milano Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldığı öğrenildi.



Güvenlik birimlerinin, Tartaglia'nın, Milano'ya bağlı Cesano Boscone beldesindeki evine baskın düzenleyip arama yaptıkları bilgisi de edinildi.



Berlusconi'ye yumruklu saldırının ardında örgütsel bir bağ olup olmadığı da araştırılıyor.

Ancak güvenlik birimlerinin elindeki mevcut verilere göre, olay örgütlü bir eylem değil, akli dengesi yerinde olmayan bir şahsın eylemi gibi görünüyor.



Miting alanında yer alan siyasi yetkililerden ve hükümetin koalisyon ortaklarından biri olan Kuzey Birliği Partisi (KBP) Genel Başkanı Umberto Bossi, "Bu, bir terör saldırısıdır. Ortalıkta bu türden canilikler yapabilecek bir sürü insan var. KBP olarak terör riskiyle mücadeleye hazırız" diye konuştu.



Dİ PİETRO "BERLUSCONİ İNSANLARI KIŞKIRTIYOR"



Silvio Berlusconi'nin, Milano'da miting sonrasında yumruklu saldırıya uğramasına siyaset dünyasından tepki yağıyor.



Siyasi yetkililerin büyük çoğunluğu Başbakana geçmiş olsun dileğinde bulunup saldırıyı kınarken, muhalefetteki İtalyan Değerler Partisi (İDP) Genel Başbakanı Antonio Di Pietro, Berlusconiyi suçladı.



İtalya'daki Temiz Eller dönemindeki savcılığının ardından siyasete atılan Di Pietro, Milano'daki saldırıya ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Ben, şiddet olsun istemiyorum. Ancak Berlusconi, davranışlarıyla ve umursamazlığıyla insanları kışkırtarak şiddete yöneltiyor" dedi.



Google Bebek Doğurttu



Güvenlik görevlisi olarak çalışan 29 yaşındaki Leroy, 25 yaşındaki eşi Emma'nın sancıları sıklaştığında ne yapacağını bilemedi.

Hastaneye gitmeye zamanları yoktu. Bunun üzerine BlackBerry telefonundan internete girip Google'da 'Bebek nasıl doğurtulur?' yazan baba adayı, sorusunun cevabını aradı.

Leroy, ulaştığı bir internet sitesinde verilen talimatları uygulayarak eşinin başarılı bir şekilde doğum yapmasını sağladı.

Annenin ve küçük kızları Mahalia'nın sağlık durumunun iyi olduğu açıklanırken, Leroy yaşadıklarını "Çok gergindim, ama hayranlık uyandıran bir tecrübe oldu" diye anlattı. Emma kocası için, "İnanılmazdı. Harika bir iş çıkardı" diyor.

Cemal Arslan


Kaan Baylar

12 Aralık 2009 Cumartesi

3D DEVRİMİ

3D Devrimi K.S.C.TVHD player'inde başlıyor. (Mavi & kırmızı camlı 3D gözlük) veya (Sarı & kırmızı camlı 3D gözlük) kapıp KSCTVHD player'inde ikinci kez diziler ve filmleri 3D bölümüde 3D olarak izleyebileceksiniz. Yeni teklonojimiz hayırlı olsun.

ÖRNEK BİR 3D GÖRÜNTÜ